top of page
Ara
  • Yazarın fotoÄŸrafıCansu DaÄŸbaÄŸlı

Kahvaltısı, Denizi, Adası ve Kalesiyle Van


Van, İstanbul'dan yurtiçi uçulabilecek en uzak noktalardan biri, yine de haftasonu 2 günde gezeriz diye düşünerek Pegasus indiriminden kaptım bileti. İlk defa doğuya gidecek olmanın heyecanı vardı. Bu sene sonbaharda her ay için bir yurtiçi indirimli bilet ayarladım ve baya heyecanlıyım hepsi için. Babamın rehber olmasına rağmen turlarının çocukken hep okul zamanımıza gelmesi ve yazın da kültür turlarına çıkılmaması, dolayısıyla bizim ülkemizi hiç gezemememiz, "Terzi kendi söküğünü dikemez" atasözümüzü kanıtlıyor. Ben de bari teker teker şehirleri gezeyim diyerek cumartesi sabah 6:20de gidiş, pazar akşam 20:20de dönüş olacak şekilde Van ile başladım sonbahar yurtiçi gezilerime.

Bana sık sorulan sorulardan birinin cevabı olarak, gezilecek yerleri, ulaşımı ve konaklamayı hep kendim ayarlıyorum, turlarla gitmiyorum. Bu planlamayı seviyorum ve istediğini yapma özgürlüğü de tabi ki önemli, ayrıca genelde daha uygun fiyata çıkıyor. Tek gün konaklayacağımız için Van havaalanına yakın Hilton'u tercih ettik fakat tekrar gidecek olsam şehir merkezi tercih ederdim, o yüzden size şehir merkezinde bir otelde konaklamayı öneriyorum. Nasılsa havaalanı şehre 15 dk uzaklıkta.

Daha havadayken yeni şeyler görmenin heyecanı beni basmıştı çünkü pencereden gördüğüm manzara, Ege'de büyüyerek ve daha sonra İstanbul'da yaşayarak alışmış olduğum coğrafya ve doğa şekillerinden çok farklıydı. Bu yüzden özellikle benim gibi ilk defa doğuya gidiyorsanız kesin pencere kenarı koltuk alın :) Dağların, tepelerin şekilleri, renkleri ve Van Gölü'yle bütünleşmesi görmeye değer bence.

Bahar-yaz aylarında giderseniz güneşten iyi korunmalısınız, eylül sonu olduğu için bu kadar yakıcı bir güneş beklemiyordum ama sanırım rakımı yüksek olduğu için etkisi fazla. Ve tahmin edebileceğiniz gibi gece gündüz sıcaklık farkı da fazla, ona göre hazırlıklı olun.

Gezilecek Yerler

Çok fazla gezilecek yer olduğunu söyleyemem, ama tam da bu sebepten güzel ve tadında bir haftasonu kaçamağı oluyor bence. Cumartesi günü vardıktan sonra çantalarımızı otele bıraktık ve şehir merkezine doğru aşağıda anlatacağım Van kahvaltımızı yapmak üzere yola koyulduk. Ulaşım genelde dolmuşlarla sağlanıyor, öğrenmek için birkaç kere sormanız gerekse de yılmayın, bazen insanların ne demek istediğini anlamakta zorlandım. Şiveden ya da konuşma tarzından bahsetmiyorum ama örneğin dolmuş şöförüne "....'dan geçer mi" diye sorduğumda evet ya da hayır yerine gel abla diyor, bu ilk defasında "geçmiyor, ben seni geçen yere bırakacağım ama parasını da alacağım" anlamına gelirken ikincisinde "geçiyor" anlamına geliyordu :) Ama dolmuştan vazgeçmeyin derim, çok konforlu değil ama yine de taksilerin ücreti yüksek olduğu için taksiye göre daha tercih edilesi. Bir kere de otobüs kullandık, denk gelirse iyi bir alternatif. Bu kısa bilgiyi verdikten sonra gezilecek yerlere geçelim.

Akdamar Adası

Van'a gitme sebeplerimin ilki diyebilirim, çocukluğumda Van Gölü'nde bir ada olduğu ve üzerinde bir Ermeni kilisesi olduğunu öğrenince bana çok değişik ve gizemli gelmişti, o zamandan beri gitmek istemiştim. Adaya gidiş, Van Gölü üzerinde tekne yolculuğunu da içerdiği için güzel bir deneyim. Yerlilerin neden deniz dediğini anlamak zor değil, gölün suyu hem tuzlu hem sodalı ve yer yer koyu mavi, yer yer turkuaz ve tabi ki bildiğiniz gibi alabildiğine büyük. Gevaş'tan kalkan teknelerle yolculuk yaklaşık 20 dk sürüyor ve ücreti 15 tl. Adaya ve kiliseye giriş için Müze kart geçerli, kartınız yoksa ücreti 10 tl. Bu arada isterseniz burada yüzmek de mümkün.

Kutsal Haç kilisesi 10. yüzyılda yapılmış ve yapılma amacı da 7. yüzyılda İran'dan Van'a kaçırıldığı söylenen, İsa'nın çarmıha gerildiği haçın bir parçasını muhafaza etmesi imiş. Bu sebeple önemli bir kilise. Kiliseye gerçekten her 4 bir yanından alıcı gözle bakın, hem 4 yanının farklı tasarlanması sizi şaşırtıyor hem de kabartmaları gerçekten ilginç. Aşağıda sahile ve karşıda Van Gölü kıyısındaki tepelere bakan çok da güzel bir manzarası var. Baharda giderseniz badem ağaçları da açıyormuş ve manzara daha da güzelleşiyormuş. Benim en çok beğendiğim özelliği yapının sanki gerçekten oraya aitmiş gibi görünmesi, bu hissin en büyük sebebi rengi diye düşünüyorum. Yerel taş malzeme kullanımının mimariye ve estetiğe etkisi büyük.

Adadan dönüşte göl kıyısında bir çay için ya da yemek yiyin, aşağıda yemek için öneri var :)

Van Kalesi

Kaleyi ikinci gün kahvaltıdan sonra keşfetmek üzere planladık. Yine biraz zaman kaybederek dolmuşların nereden kalktığını öğrendik, kahvaltıcılara yakın, Beşyol'dan kalkıyor ama yine de siz tam noktasını sorun. Kalenin girişini bulmak için de baya bir zaman kaybettik çünkü yol çalışması yapıldığı için yol kapanmış ve baya bir dolaşmak gerekiyor. O sırada Vanlı minikler gelip size rehberlik yapmayı teklif ediyorlar, giriş kapalı deyip keçi gibi tırmandırmaya çalışıyorlar :) Onlara inanmayın, dolanınca girişi buluyorsunuz, giriş göle bakan tarafta kalıyor. Siz gidene kadar yol çalışması biterse tabi ki daha güzel olur. Kalede de Müze Kart geçerli, yoksa giriş 5 tl. Girdikten sonra hafif eğimli döşenen yolda kıvrıla kıvrıla yukarıya çıkıyorsunuz, çıktıkça hava da manzara da güzelleşiyor.

Urartular'dan kalma kale MÖ 9. yüzyılda yapılmış yani yaklaşık 30 yüzyıl yaşında, bakımı ve restorasyonu yapılsa gerçekten müthiş bir yer olabilecek potansiyele sahip. Yani biraz bakımsız olduğunu söylemeliyim. Ama gitmeye değer, oksijen çekip, bol bol fotoğraf çekilecek bir yer.

Yeme içme

Eveeet gelelim ünlü van kahvaltısına. Üzülerek söylüyorum ki Van kahvaltısı bilerek ünlü edilmiş, tüm kahvaltıcılar da turistik ve kalabalık. Size iki yer önereceğim, ilki en meşhur kahvaltıcı olan, Van kahvaltısını yarattığı söylenen Sütçü Kenan, diğeri de Yöresel Van Kahvaltı Evi. Merkezde Cumhuriyet Caddesi'ne paralel küçük bir sokakta yüm kahvaltıcılar yan yana, hepsinde yaklaşık aynı kalite var diye düşünüyorum. Kahvaltıda yumurtanızı mutlaka kavurmalı seçin ve parmaklarınızı yiyin! Kahvaltıdaki diğer lezzetler otlu peynir, bal kaymak, murtuğa(unlu omlet) ve ceviz reçeli. Boyutu aşırı büyük değil, makul ve yenebilecek düzeyde. Aşağıda iki kişilik kahvaltı fotoğraflarını görebilirsiniz. Pide ve çay sınırsız, daha çayınız bitmeden yenisi geliyor. İki kişilik kahvaltı Sütçü Kenan'da 37 tl, Yöresel Van Kahvaltı Evi'nde 30 tl tuttu.

Bunun dışında yediğimiz yerel tatlar Ahtamar Tavası ve İnci Kefaliydi. Yukarda önerdiğim gibi Akdamar Adası'ndan dönüşte göl kıyısında, tekneleri işleten restoran olan Grand Deniz'de akşam yemeğimizi yedik. Güneşin altında yaptığımız turdan sonra göl manzaralı yemek pek iyi geldi. Biraz turistik bir yer fakat etrafta başka alternatif olmadığı için değerlendirdik, yemeklerin fiyatı ilk bakışta Van'a göre fazla gibi geliyor ama salata, cacık ve çay ücretsiz. Ahtamar Tavası kuşbaşı etin domates ve biberle güveçte pişirilmiş hali. Acılı ve baya güzeldi. Ayrıca gölün balığı olan inci kefalini de denedik, o da bizden iyi not aldı.

Döndüğümde taksiciyle yaşadığım diyalog da ilginçti, nereden döndüğümü sordu ve Van deyince ya oralı olduğumu ya da orada okuduğumu düşündü. Yalnızca gezmeye gittiğimi öğrenince baya bir şaşırdı, "ne var ki Van'da görecek?" dediğinde ben de pek konuyu uzatmadım :) Belki çoğu insana göre gitmeye değer olmayabilir ama ben gittiğim her yerde bir şeyler deneyimlemeyi seviyorum, çok gezecek yer olmayan bir şehre gitsem de yurdun ilk defa gördüğüm köşeleri, ilk defa yediğim şeyler, ilk defa gördüğüm insanlar beni mutlu ediyor ve anlatmaya değer olduğunu düşünüyorum. Van hakkında başka merak ettikleriniz ve yorumlarınız varsa aşağıdaki yorum kutusuna beklerim.

bottom of page